Bugün…
Özel günle;
Okuyucularımızın mübarek bayramını, en kalbi duygu ve muhabbetlerimizle kutluyoruz.
Bayramlar…
Milli, toplumsal kültürümüzün, birlik ve beraberliğimizin daha güçlü duygu olgusuyla yaşadığımız günler…
…Ve!
Her geçen günle;
Geçmişe özlem artıyor!
Günümüz koşullarıyla;
Hayatımızı kolaylaştırabilen, ama…
Parayla ulaşılabilen ve sağlanabilen unsurlar olmasına rağmen, insani duygu ve olguların güçlü, samimiyet ve güvenin olduğu eski günleri arıyoruz.
Ağaçların değil, apartmanların gölge düşürdüğü kentlerde, eskilerin tabiatına, mahalle kültürüne özlem duyuluyor.
Tedirginliğin kısıtladığı günlük hayatta, uçurtma özgürlüğü arıyoruz ve geleceğin mimarı çocuklarımız için kaygılar içerisindeyiz.
Komşuların balkonlardan birbirlerine bakabildiği günlerden, yeri geldiğinde de birbirlerine selam dahi vermedikleri bir dönüşümdeyiz.
Ne günlerdi; eskiler…
…Ve!
Bayramlar…
Artık;
Bayramların günlerine, tatil ve yaşanılan yerlerden uzaklaşmanın fırsatı olarak bakılıyor.
Hayatın stresi ve endişesinin arasında kutlama geleneği de, cepten mesajlara sığdırılıyor.
Günümüzde;
Bayramlar, bayram gibi mi?
Hayatta var olabilme ve sürdürülebilirliği için adım atılmak ve gidilmek istenen yerlerin hesabı dahi yapılıyor.
En büyük tutarlı kağıt paraların değer ve anlamını yitirdiği günümüzde, bayram sevincini çocuklara en fazla yaşatabilmenin daha büyük arzusu var.
Bankalardan gelen borç hatırlatma mesajlarının, bayramları dahi zehrettiği ve kutlamaların arasını böldüğü bayramlardayız.
Eskiden;
Bayramlar güzeldi ve çocuklar için çok daha güzeldi, sokaklardan çarşılara ve ev gezmelerinden aile büyükleri yanına kadar…
Siyah beyaz ve tek kanallı TV’nin yıllarındaki renkliliği, bugün görmek mümkün olamıyor.
Çocuklar…
Tabletlerin, cep telefonlarının esiri değildi, çünkü güvenle sokaklarda oynarlar, komşu çocuklarına da konuk olurlardı.
Duygu ve güveni yok eden öyle çok şey yaşanıyor ki, haklı olarak izole edilmeye çalışılan dünyada, dünyaya hazırlatılıyor çocuklar…
Dahası…
Ekonomi öyle etkiledi ki;
Geleneklerimizi, hayatımızı ve çocuklarımızı; eskiden simit ve gazoz parası kadar harçlığı, bugün her aile verebiliyor mu?
Bayramlar…
Bir ülkenin ve toplumunun olgusunu da ortaya koymaktadır, ama gezmek, sağlıklı olmak ve sağlıklı beslenmek de, okumak da, öyle kolay olmuyor.
Güzel günlerdi, eskiler…
Nitekim;
Eskilerin şarkıları ve filmleriyle o günlere hasretle dönülüyor, yüreğimizde kıpırtı ve heyecan oluyor.
Günümüzde;
İnsani olguya daha çok ihtiyacımız var.
“Hayat Bayram Olsa” diyerek, bayramların da marşını yazan Şenay, ne kadar güzel söylüyor.
“Şu Dünya’daki en mutlu kişi, mutluluk verendir.
Şu Dünya’daki sevilen kişi, sevmeyi bilendir.
Şu Dünya’daki en güçlü kişi, güçlükten gelendir.
Şu Dünya’daki en bilgin kişi, kendini bilendir.”