Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’ye (TUSAŞ) terör eylemi, farklı yönleriyle çok iyi irdelenmeyi ve tecrübe edinmeyi gerektiriyor.
Küresel ölçekte;
Savunma ve taarruz amaçlı insansız hava araçlarının üretimi, kaydedilen gelişme ve dış pazar açılımı, böyle sanayi merkezlerinin ‘güçlü koruma’ ihtiyacını da gündeme getiriyor.
Zira…
Dün;
TUSAŞ’ın kapısının eşiğine gelinen ve içerisine girilebilen terörist eylem, üretimden savunulmasına emekçi görevlileri de hedefine almış oluyordu.
Kıtalararası balistik olan veya olmayan füzeler değil, normal taşıt ve oradan inerek yaşatılan terör haberi izlendi.
Dahası…
Stratejik hedef durumundaki böyle bir tesisteki terör eyleminin faillerinin, olaydaki anları da güvenlik kameralarından medyaya düştü.
Şehitler verdik, yaralı çok!
Sosyal medyada;
TUSAŞ’ın tesisinin duvarında asılı olan ve “Bu tesis, bize milletimizin emanetidir. Koruyacağız, yücelteceğiz.” denilen tabela çok paylaşıldı.
Bu olay sonrasıyla;
SİHA’ların üretildiği Bayraktar’a ait tesisin ne derece korunabildiği de, şimdiden merak ediliyor ve tartışılıyor.
Bugün…
Devletin bazı kurumları ve özel sektörün büyük firmalarına dahi girebilmenin kapı önlemleri bunaltırken, TUSAŞ’la sarsıldık.
Malum…
Siyaset hareketlendi!
Hem teröre kalıcı çözüm hem de Kürt kökenli vatandaşlarımız üzerinden, birkaç günder iktidarı ve muhalefetiyle yankı bulan sözler duyuluyor.
Açıkçası…
Memnuniyette olan bazı çevreler var, ama ülkenin kuruluş ayarları ve hassasiyetler gerekçesiyle tepki ve tartışmalar öne çıkıyor.
Böyle gündemlerde;
Bölücü terör örgütü tarafından bir başka provokasyonla TUSAŞ’a terör eylemi de gündeme iliştirildi, taraflar oluştu ve gerilim gelişti.
Terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in Türkiye’ye emelleri ve kastına yönelik nüfuz hareketine karşı, çökertme operasyonlarıyla sonuca ulaşılmıştı.
Din kisvesindeki Gülen’in ölmesiyle “Mekanı, cehennem olsun!” denilirken, etnik odağı araç kullanan terör örgütü de kendisini göstermeye çalışıyor.
Velakin…
Terör örgütü lideri Abullah Öcalan ada hapsinde, ama Gülen’deki gibi örgütünün bitmedi, PKK’nın varlık ve güç gösterileri yaptığı görülüyor.
Kürt kökenli vatandaşlar…
Muhalefetten hak ve eşitlik söylemleri geliyor, ama böyle söylemeyi gerektiren nedenlerin olup olmadığı tartışılıyor.
Cumhurbaşkanı, bakan, genel müdür, müdür olmayan, meslek kısıtlamaları olan Kürt vatandaşlar var mı?
Dahası…
Milletvekilleri aday listelerinde dahi, Doğu ve Güneydoğu illerinden kökenli olan vatandaşlar da, büyük kentlerde önemseniyor.
Hizmet sektöründe;
Kürt kökenlilerin, farklı ticaret kollarında önemli yere sahip oldukları da biliniyor, yasak da yok.
Kaçak elektrik kullanımının yaygın olduğu coğrafya, Kürt vatandaşlarımızın yaşam sürdüğü yerler ve kayıp kaçağın parası da milletçe ödeniyor.
Kürtçe yayınların, dershanelerin talep ve tiraj bulmadığı ülkemizde, silahla yıllardır süren faaliyette, ‘özerliklik’ kaşınıyor.
Son yıllarda…
Çözümün parlamentoda olduğu ısrarla vurgulanıyor, ama buna tezat politika ve söylemlerle toplum birbirini ve siyasi partisini tartışıyor.
Bu arada…
Kredi kartlarında limitleri 100 bin TL’nin üzerinde bulunanlardan 750 TL tutarında ‘Savunma Sanayii Payı’ alınmak istenmesiyle de toplum bölündü.
Açıkçası…
Kurtuluş mücadelesinde giyimini, çorabını, parasını veren, askeri malzemeler için beraber üretim yapan halk, vakti geldiğinde üzerine düşeni yapmaya yine devam eder.
Parayla ölçülmez!